24 Temmuz 2014 Perşembe

14 Temmuz Haftası

İnsan en iyi yaparak öğrenir derler, bu nedenle çalışmalarımızın odağı "yapmak". 14 Temmuz haftasının da bence en önemli dersini takım oyunumuzla içselleştirdik. Detaylarını bloglarda okumuşsunuzdur, amacımız takım çalışmasında dikkat edilmesi gereken kuralların ne olduğu ve bu kurallara aykırı hareket edildiğinde ortak bir amaca ulaşmanın ne denli zor olduğuydu. Özellikle son oyunumuzda, tek bir merkezden idare edilen süreçlerde bu merkezin kararlarını yetersiz bulan ikinci bir karar mekanizmasının devreye girmesi sonucunda yine de ortak hedefe ulaşılamadığını görmüş olduk. Tabii ki bu sadece bir oyundu, ancak sanırım herkes hissesine düşen dersi aldı.


Şeydanur Skype üzerinden bizimleydi ve deneyimlerini paylaştı, ben de her dinlediğimde kendisinden birçok şey öğreniyorum. Yüksek lisans için gittiği ABD'deki üniversitesinde başlattığı biyoinformatik dersleri ise özellikle heyecan vericiydi bizim için. Birkaç gün önce doğum gününü kutladığımız Şeydanur'a nice güzel yıllar diliyoruz :) 

14 Temmuz haftasında Osman'ın doğum gününü de süpriz bir şekilde kutladık. O hafta izlediğimiz film ise "Cengiz Han" (The Mongol) adlı muhteşem bir filmdi. Haftaya damgasını vuran bir diğer konu olan Django ise Haziran Grubu'nu çıldırttı resmen :) Ancak programlama yapanlar bilirler ki, yazabildiğiniz düzgün kodlar kadar, bu süreçte yaptığınız hatalar da sizi geliştirir ve öğrenme sürecinize olumlu bir katkıda bulunur. Bu nedenle sorunlarıyla başbaşa bıraktım bir süre, ve zamanı geldiğinde de müdahale ederek ortaya güzel bir web uygulaması çıkardık.


Temmuz Grubu'nun programlamada gösterdiği yüksek performanstan ise mutlaka bahsetmeliyim. Öğrenme sürecinde yaşanması normal süreçlerden geçmelerine rağmen gayet iyi gidiyorlar ve bir övgüyü hakediyorlar. Bu süreçte kendilerine destek olan Haziran Grubu'nu da anmamak olmaz.

Teknolojiye dair bakış açımızın aslında binlerce yıllık toplumsal mirasımız tarafından şekillendirildiğinden bahsettik ve örnekler verdik. Özellikle daktilo görünümlü ilk terminallerin şaşkınlık yarattığından bahsetmeliyim. Hâlâ kağıda çıktı alır gibi ekrana çıktı alıyoruz, sanırım bir paradigma değişimine çoktandır ihtiyacımız var.

Onur Kaya bizlerle Viyana'daki doktora sürecini Boehringer Ingelheim şirketindeki deneyimlerini paylaştı, şimdiye kadar dinlediklerimizden çok farklı olan bu konuşma ile ufkumuzun başka bir boyuta açıldığını ifade edebilirim. Normalde günlük hayattaki konular hakkında sohbet ettiğim dostlarımın çalışma alanları odaklı konuşmalarını ve hayat tecrübelerini dinledikçe ayrı bir zevk alıyorum ve kendimi çok şanslı hissediyorum. İlerleyen yıllarda Haziran ve Temmuz Grubu'ndaki ekip üyelerimi dinlemeyi iple çektiğimi söyleyebilirim.

Çok değerli bir konuğumuz bize hafta boyunca eşlik etti: Elif'in kendi gibi akıllı ve zeki kardeşi Barış. Davranışlarından ve bize yaptığı sunumdan ekipçe etkilendiğimizi ifade etmeliyim: ben onun yaşındayken böyle bir iş çıkarabilir miydim, emin değilim.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder