22 Temmuz 2014 Salı

22 Temmuz

Yine yoğun geçen bir salı gününün ardından herkese merhaba,

Gelecek hafta bayram nedeniyle stajımıza kısa bir ara vereceğimiz için günlerimizi en verimli şekilde geçirmeye çalışıyoruz şu sıralar. Bugün yaptıklarımızı olabildiğince kısa anlatmaya çalışacak olsam da şimdiden uzun bir yazı olabileceği konusunda sizi uyarayım.

Normalde farklı günlerde yaptığımız iki Skype görüşmemizi bu hafta için bir güne sığdırdık. İlk görüşmemizi Bilkent Üniversitesi'nde doçent olarak görev yapmakta olan Michelle Adams ile gerçekleştirdik. İngilizce olarak gerçekleşen konuşmada yabancı bir hocanın gözünden Türkiye'deki koşullarla yurt dışındaki koşulların lisans, yüksek lisans ve doktoradaki farklılıklarını dinlemiş olduk. Bunun yanında Michelle Adams aramızdan yurt dışında çalışmayı isteyenler için de birkaç tavsiyede bulundu. Yurt dışı eğitimlerini gözümüzde büyütmeyip ne olursa olsun her zaman başvurmak ve bir problem olduğunda kendimizi çıkmazda hissetmeyip problemle başa çıkmaya çalışmak bu tavsiyelerden bazılarıydı.

Skype konuşmasının ardından Temmuz grubu olarak yapmamız gereken sunumlara geçtik. Herkesin ilgilendiği herhangi bir konuyu seçmesi gerekiyordu. Fakat sunumdaki amaçlarımızdan biri Haziran grubundaki arkadaşlarımız tarafından birkaç gün öncesinden verilen rastgele seçilmiş bir resimle konuyu bağlayabilmekti. Hatta sunumdan yarım saat önce bir fotoğraf daha verilerek zorluk derecesi biraz daha artırılmış oldu. Bu yöntemin esas amacı ise tamamen alakasız bir resmi konuyla ilişkilendirerek hem dinleyicinin ilgisini çekmek hem de anlatılanların akılda kalmasını sağlamaktı.

Günün diğer Skype konuşmacısı Bilkent Üniversitesi Fizik bölümü mezunu Ozan Yerli'ydi. Şu an doktoraya devam etmesinin yanında Connected2.me sitesinin kurucusu olduğundan iş adamı kimliğine de sahip. Görüşme boyunca kendisinden programlama konusunda oldukça önemli tüyolar aldık. Bunun dışında bize programlamayı eğlenerek öğrenebileceğimiz http://codecombat.com/ sitesini tavsiye etti. Önerilen diğer siteleri ve konuşmanın detaylarını Bihter'in yazısında da okuyabilirsiniz.

Bugünkü sinema seansımızda ise Maymunlar Cehennemi: Başlangıç (The Rise of Planet of The Apes) filmini izledik. Genç bir bilim adamının Alzheimer hastalığının çaresini bulmak için maymunlar üzerinde deney yapmasıyla içlerinden biri hızlı gelişim gösterir ve olaylar bir şekilde maymunların ayaklanmasına kadar gider. Çoğunluğunu biyoloji ile moleküler biyoloji ve genetik okumuş olanların oluşturduğu ekibimiz için oldukça etkileyici ve düşündürücü bir filmdi. Filmden sonra, gelecekte benzer olayların yaşanabilirliği ve çoğunluğun yararı için bir grubu kurban edecek deneylerin yapılmasının ne kadar doğru olabileceği üzerine tartıştık.

Filmin ve yemeğin sonrasında “Machine Learning” dersine başladık. “Machine Learning”, kısaca bilgisayara yapmasını veya yapmamasını istediğimiz şeyleri tanıtıp bunlara göre seçenekleri bizim yerimize denemesini ve en az hatayla uygun olanı bulmasını sağlamak. Bir diğer üzerinde durulan terim ise “Neural Network” idi. “Neural Network” ise nöronlar gibi çok sayıda işlem biriminden oluşan ve yine tanımlama sonrasında problemlere yönelik çözüm üretebilen modellerdir. Daha iyi anlamak için bu yöntemleri kullanarak çeşitli problemlere çözüm üretenlerin bir araya geldiği https://www.kaggle.com/ sitesine bakabilirsiniz. Bihter'in bu konuda yazıkları da yine daha açıklayıcı olacaktır.

Bu uzun günü Ahmet Hoca'nın hayat hikayesini Elif'in anlatımıyla dinleyerek bitirdik. Sonuç olarak öğrendiğimiz şey ise hayatın dümdüz bir çizgiden ibaret olmadığıydı. Hayatta mutlaka inişler ve çıkışlar olacaktır, ama önemli olan denemeye devam etmektir.
Sizin de hiçbir zaman denemekten vazgeçmemeniz dileğiyle...

Evrim Fer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder